KIZIL HAREKET TOPLULUGU

Home Page | About Page | Photo Page | What's New Page | Contact Page | Favorite Links | Slide Show

KIZIL HAREKET TOPLULUGU

Hedeflerimiz ;


Guzel ulkemiz icinde  donen pis oyunlara karsı tavır alma ve sahip oldugumuz ideolojik goruslerimiz cercevesinde yol alma kararı almıs bir grup insanız.



 


ERNESTO  CHE  GUEVARA


Che henüz iki yasinda iken ilk astim krizine yakalandi.Sierra Maestra'da Batista ordularina karsi savasirken Che'ye zorlu dakikalar yasatan bu hastalik,Bolivya ormanlarinda Barrientos'un askerleri tarafindan vuruluncaya kadar yakasini birakmadi.

Yüksek mühendis olan babasi Ernesto Guevara Lynch, Irlanda asilli bir aileden, annesi Clia dela Sena ise Irlandali-Ispanyol karisimi bir aileden geliyordu.Che üç yasinda iken ailesi Buenos Aires'e yerlesti. Daha sonralari astim krizlerinden dolayi Che'nin durumu dahada kötülesti. Doktorlar tedavisinin çok güç oldugunu, mutlaka iklim degistirmesi gerektigini söylediler. Böylece Guevara ailesi yeniden göç etti.Cordoba'ya yerlestiler.

Guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. Politik egilimleri itibariyla da sola açik liberal olarak taninirlardi. Ispanya iç savasinda açikça cumhuriyetçileri desteklemislerdi. Zamanla maddi durumlari bozuldu. Che, egitim bakanligina bagli Dean Funes lisesine basladi. Okulda Ingilizce egitim yapilirken, annesinden de fransizca ögreniyordu. Daha ondört yasindayken Freud'un kitaplarini okumaya baslayan Che, fransizca siirlere bayilirdi. Baudelaire'e karsi büyük bir tutkusu vardi. Onalti yasinda ise Neruda'ya hayran olmustu.

Guevara ailesi,1944 yilinda Buenos Aieres'e göçtü. Durumlari iyiden iyiye bozulmustu. Che, biryandan ögrenimine devam ederken bir yandan da çalisiyordu.Tip fakültesine yazildi. Fakültedeki ilkyillarinda Arjantin'in kuzey ve bati bölgelerini bastan basa dolasmis, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastaliklar üzerinde çalismalar yapmisti.

Son sinifta iken Che, arkadasi Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'yi içine alan bir motosiklet turuna çikti. Bu tur ona, Latin Amerika'nin sömürülen köylülerini yakindan tanima firsati verdi. Che, 1953 yilinin Mart ayinda üniversiteyi bitirmis doktor olmustu. Venezuella'daki cüzzam kolonisinde çalismak üzere anlasmisti. Buraya gitmek için çiktigi yolculugu sirasinda Peru'ya da ugradi. Orada yerliler hakkinda daha önce yayinlanmis bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Hapisten çiktiktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kaldi. Burada Ricardo Rojo adinda bir avukatla tanismasi hayatinin dönüm noktasi oldu. Che, Venezulla'ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sagci bir darbe ile devrilince Arjantin büyük elçiligine sigindi. Ilk firsatta ihtilalcilerin safina katildi. Faaliyetlerinden dolayi elçilik binasindan çikartildi. Guetamala'da kalmasi tehlikeli bir durum alinca Meksika'ya gitti. Ernesto, Guatemala'da bir çok Kübali sürgün ve Fidel Castro'nun kardesi Raul ile karsilasmisti. Meksika'ya geçtiginde ise Fidel Castro ve arkadaslari ile tanisarak Küba devrimcileri safinda yer aldi. Daha sonra Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti ve savasin sonuna kadar en ön safhada yer aldi.

Devrim sonrasinda Binbasi Ernesto Che Guevara Havana'nin la Cabana Kalesi'nin komutanligina getirildi.1959 yilinda Küba vatandasi ilan edildi . Bir süre sonra silah arkadasi Aleida March ile evlendi. 7 Ekim 1959'da Milli Tarim Reformu Enstitüsü baskanligina atandi. 26 Kasim'da da Küba Milli Bankasi baskanligina getirildi. Böylece Che ülkenin mali islerini yüklenmis oluyordu.

23 Subat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir sanayi bakanligi kurarak Che'yi bunun basina getirdi. Ancak Playa Giran çatismasi sirasinda, tekrar kale komutanligi görevine getirildi. Daha sonra az gelismis ülkelere çesitli seyahatlar yapan Che, sömürülen halklari ve emperyalistleri daha yakindan tanima firsati buldu. Bu durum Che'nin savasci yaninin tekrar canlanmasina yol açti.

Artik baska Latin Amerika ülkelerine gidip halklari örgütlemesi gerektigi kararini vermisti.1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere dogru yola çikti. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro, Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halki'na okudu.

...Ve ölüm Che'yi Bolivya'da Higueras yakinlarinda yakaladi. Barrientos'un askerleri O'nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakinlarinda kistirdilar. Bacagindan agir bir yara aldi ve Hieguras'da bir okula hapsedildi. Kimsenin karsisinda egilmedi. Ve 9 Ekim günü Barrientos'un kiralik katillerinden Mario Turan'in dokuz kursunuyla can verdi.


zincirleri kıracagız az kaldı

Fidel CASTRO'nun Tarihi Konusması



Devrimci yoldaþlar,
Che'ye ilk kez 1955 Temmuz ya da Aðustosunda rastladým. Bir gece içinde, gelecekteki Granma yolcularýna katýlmaya karar verdiðini yazmýþtýr, oysaki o anda yolculuk için ne gemi, ne silah, ne de insan vardý. Ýþte bu koþullar altýnda Raul ile birlikte, Che, Granma listesinde yer alan ilk iki kiþiden biri oldu.
O günden beri oniki yýl geçti. Mücadele dolu ve tarihi bakýmdan anlamlý günler bunlar. Bu zaman içinde, ölüm, pekçok mert ve deðerli insaný aramýzdan aldý. Fakat, ayný zamanda, devrim yýllarýnda, olaðanüstü insanlar ortaya çýktý. Bu kiþiler devrimciler arasýnda çelikleþmiþti. Bunlarla halk arasýnda anlatamayacaðým derecede güçlü sevgi ve arkadaþlýk baðlarý kuruldu.
Bu gece, bize en yakýn olanlardan birini, en çok hayranlýk duyulan, en çok sevilen ve kuþkusuz, devrimci yoldaþlarýmýz arasýnda en olaðanüstü olan birini anmak için toplandýk. Onun için ve onunla dövüþüp onunla düþen kahramanlar için, Che'nin tarihe þanlý ve unutulmaz bir sayfa ekleyen uluslararasý ordusu için duygularýmýzý dile getirmek üzere buradayýz.
Che, sadeliðiyle, karakteriyle, doðallýðýyla, arkadaþça tutumuyla, kiþiliðiyle, kendine özgü nitelikleriyle, daha baþka özellikleri ve eþi emsali bulunmaz erdemleri öðrenilmeden önce bile, hemen sevgi uyandýran kiþilerdendi.
Ýlk günlerde, birliðimiz doktoruydu. Daha sonralarý arkadaþlýk baðlarý ve onun için beslenen sýcak duygular daha da güçlendi. Emperyalizme karþý nefret ve kinle doluydu. Bunun nedeni yalnýzca politik eðitiminin daha o zamanlarda oldukça geliþmiþ olmasý deðildi. Ayrýca, kýsa bir zaman önce, Guatemala'da kiralýk askerlerle devrimi bastýran katil emperyalizmin iþgaline tanýk olmuþtu.
Che gibi biri için, fazla araþtýrýp soruþturmaya, kanýt aramaya gerek yoktu. Bu duruma karþý silah elde savaþmaya hazýr insanlarýn varloduðunu bilmek ona yetiyordu. Bu insanlarýn içten gelen devrimci ve yurtsever ideallerden esinlendiklerini bilmek onun için yeterliydi. Fazlasýyla yeterliydi.
1956 Kasýmýnýn sonlarýnda bir gün, bizimle birlikte Küba'ya doðru yola çýkmaya karar verdi. Bu yolculuðun onun için özellikle çok zor olduðunu hatýrlýyorum, çünkü yol hazýrlýðý koþullarý içinde kendisine gerekli olan ilaçlarý bile yanýna alamamýþtý. Yolculuk sýrasýnda, þiddetli bir astým krizine yakalandý, hastalýðýn pençesinde çaresizdi, yine de aðzýndan tek bir þikayet sözü çýkmadý.

Vardýk, ilk yürüyüþümüze giriþtik, ilk geri çekilmemizin acýsýný yaþadýk ve birkaç hafta sonra, Granma yolculuðuna katýlanlardan sað kalanlar biraraya gelmeyi baþardý. Che yine birliðimizin doktoruydu.
Ýlk savaþýmýzdan zaferle çýktýk, artýk Che birliklerimizde hem askerlik, hem de doktorluk yapýyordu. Ýkinci savaþýmýzdan da zaferle çýktýðýmýzda, Che, artýk yalnýzca bir asker deðil, savaþýn en önde gelen kahramanlarýndan biriydi, tüm askeri eylemlerinde ona özgü olan olaðanüstü baþarýlardan birini kazanmýþtý bile. Güçlerimiz geliþmeye devam etti ve yine son derece önemli olan yeni bir savaþa giriþtik.
Durum zordu. Aldýðýmýz istihbarat birçok bakýmdan yanlýþtý. Þafakta, gündüz ýþýðýnda, deniz kenarýnda, iyi korunmuþ, güçlü silahlarla savunulan mevzilere saldýracaktýk. Düþman birlikleri gerimizdeydi, pek uzak da deðillerdi. Bu karmaþý koþullarda, askerlerimizden olaðanüstü bir çaba istememiz gerekiyordu.
Yoldaþ Juan Almeida, en güç görevlerden birini üzerine aldý, fakat yan kanatlardan biri saldýrý güçlerinden yoksun kalmýþtý, bu yüzden tüm harekat tehlikeye giriyordu. O anda, doktor olarak çalýþmasýný da bir yandan sürdüren Che, yanýna iki-üç adam aldý, bunlardan biri makinalý tüfekliydi, birkaç saniye içinde saldýrýyý baþlattýlar.
O durumda yalnýzca seçkin bir savaþçý deðil, ayný zamanda harika bir doktordu, hem yaralanan yoldaþlarýmýzýn yardýmýna koþuyor, hem de yaralý düþman askerlerine bakýyordu.
Tüm silahlar elden gittiðinde, bulunduðumuz konumu terketmek zorunda kalýp birkaç düþman birliðinin saldýrýlarýna göðüs gererek uzun bir yoldan geri çekildiðimizde, birinin yaralýlarla birlikte geride kalmasý gerekiyordu. Che kaldý. Askerlerimizden küçük bir grubun yardýmýyla yaralýlara baktý, hayatlarýný kurtardý, sonra onlarla birlikte yürüyüþ kolumuza katýldý.
O günden sonra, Che, yetenekli ve yiðit bir lider olarak hep yanýmýzdaydý, zor bir görev söz konusu olduðunda, "üzerine alýr mýsýn?" diye sorulmasýný beklemezdi bile.
El Uvero savaþýnda da böyle oldu. Yine ayný mükemmel davranýþlarý gösterdi. Ýlk günlerde, beklenmedik bir durum ortaya çýkmýþ, küçük birliðimiz birkaç uçaðýn saldýrýsýna uðramýþtý. Bombardýman altýnda geri çekilmek zorunda kaldýk. Belirli bir uzaklýða dek yürüdükten sonra, ilk eylemde bizimle birlikte olan, fakat sonra ailelerini ziyaret etmek için izin alýp evlerine giden bazý köylü askerlerimizin tüfeklerini hatýrladýk. O günlerde, henüz çekirdek halindeki ordumuz tam bir disipline kavuþmamýþtý. Tüfeklerin belki de kaybolduðunu düþündük. Daha sorun ortaya çýkar çýkmaz Che gönüllü oldu, bombardýman sürüp giderken tüfekleri kurtarmak için öne atýldý.
En baþta gelen belirleyici özelliklerinden biri, en tehlikeli görevler için derhal gönüllü olmakta gösterdiði yiðitlikti. Elbette ki, bu da büyük bir hayranlýk uyandýrýyordu -her zamanki hayranlýðýn iki katýný uyandýrýyordu. Bu ülkede doðmamýþ olan, bizimle savaþan bir asker, derin düþüncelere sahip bir adam, zihni kýtanýn diðer parçalarýnda mücadele etme hayalleriyle dolu bir kiþi, her an en tehlikeli görevleri üstelenecek kadar, hayatýný sürekli tehlikeye atacak kadar kendi kaderini hiçe sayan, kendini feda eden yiðit bir savaþçýydý.

Sierra Maestra'da örgütlenen ikinci savaþ kolunun komutanlýðýný ve liderliðini iþte böyle elde etti. O günden sonra da sürekli yükseldi. Savaþ süresince en yüksek kademelere ulaþan büyük bir askerdi.
Che, eþi bulunmaz bir asker, eþi bulunmaz bir liderdi. Che, askeri görüþ açýsýndan, olaðanüstü yetenekli, olaðanüstü cesaretli, olaðanüstü mücadeleci bir insandý. Gerillacý olarak, bir tek Achille topuðu vardý, son derece mücadeleci karakterliydi ve tehlikeyi küçümserdi.
Düþman, onun ölümünden bazý sonuçlar alacaðýna inanýyor. Che, savaþ uzmanýydý. Gerillacýlýðýn sanatçýsýydý. Bunu sayýsýz kereler gösterdi. Fakat, özellikle iki olaðanüstü olayla çok mükemmel biçimde kanýtladý. Bunlardan ilki, askeri bir kola komuta ettiði iþgal harekatýdýr. Bu kolu, düz ve hiç bilinmeyen bir arazide, binlerce düþman askeri izliyordu. Burada Che, Camilo Cienfuegos ile birlikte olaðanüstü askeri baþarýlar kazandý. Las Villas bölgesindeki yýldýrým harekatýnda, özellikle tanklarla, topçu ateþiyle, binlerce piyade askeriyle savunulan Santa Clara kentine yaptýklarý cüretkar baskýnda da gösterdikleri baþarý büyüktü. Bu iki kahramanlýk, onu olaðanüstü yetenekli bir lider, devrimci savaþýn ustasý, sanatçýsý olarak tarihe geçirdi.
Yine de, kahramanca ve þanlý ölümünden sonra, bir takým kiþiler, onun görüþlerinin, gerilla teorisinin deðerini inkar etmeye kalkýþýyorlar. Bir sanatçý ölebilir -özellikle gerilla savaþý gibi tehlikeli bir alanýn sanatçýsýysa- ama asla ölmeyecek olan, yoluna hayatýný adadýðý, zekasýný uðruna seferber ettiði sanattýr.
Bu sanatçýnýn savaþta ölmesinde þaþýlacak ne var? Asýl þaþýlacak olan, devrimci mücadelemizde, hayatýný pekçok kez tehlikeye attýðýnda, çarpýþmalar sýrasýnda ölmemiþ olmasýdýr. Çoðu kez, önemsiz eylemlerde, hayatýný kaybetmesi diye onu geri çekmek gerekiyordu.
Ýþte sonunda bir çarpýþmada -katýldýðý pekçok çarpýþmadan birinde- hayatýný yitirdi. Bu çarpýþmadan önceki koþullarý ya da aþýrý derecede mücadeleci tutumu içinde nereye kadar çarpýþabileceðini tam olarak anlamamýza yetecek kadar bilgimiz yok. Fakat gerilla savaþçýsý olarak bir Achille topuðuna sahipse, bu onun son dereceye varan mücadeleciliði, tehlikeyi hiçe saymasýydý, diye tekrarlamaktan çekinmeyiz.
Bu yönden, ona hak veremiyoruz, çünkü onun hayatýný, deneyimini, lider olarak yeteneðini, otoritesini, onun hayatýndaki herþeyi, kendisinin düþündüðünden çok daha deðerli, kýyas kabul etmeyecek kadar, çok daha deðerli sayýyoruz.
Bu davranýþýnda, insanýn tarihte göreli bir deðere sahip olduðu, insanlarýn düþmesiyle davanýn yenilmeyeceði, tarihin güçlü yürüyüþünün liderlerin ölümüyle durmayacaðý düþüncesinden esinlenmiþ olabilir.
Bu gerçektir, bundan kuþku duyulamaz. O insana olan inancýný gösterdi, düþüncelere olan inancýný kendi örneðiyle kanýtladý. Bununla birlikte -birkaç gün önce söylediðim gibi- bütün yüreðimizle, onu yeni yeni zaferlerin yaratýcýsý olarak görmek istiyorduk, onun önderliðinde yaratýlacak zaferleri görmek istiyorduk, çünkü onun deneyimine sahip, onun çapýnda, onun gerçekten benzersiz yeteneðini taþýyan insanlara her zaman rastlanmaz.
Onun örneðinin deðerini tam olarak anlýyoruz. Pekçok insanýn onun örneðine göre yaþayacaðýna, halkýn içinden onun gibi insanlar çýkacaðýna kesinlikle inanýyoruz.
Che'de biraraya gelen tüm erdemlere sahip bir insan bulmak kolay deðildir. Bir kiþinin, kendiliðinden onunkine benzer bir karakter geliþtirmesi kolay deðildir. Ona yetiþmek zor, onu aþmaksa çok zordur. Ama unun gibi insanlarýn oluþturduðu örneðin, o çapta kiþilerin ortaya çýkmasýnda katkýda bulunacaðýný söylemek isterim.
Che'de hayran olduðumuz yalnýzca savaþçý kiþi, büyük olaylarý gerçekleþtirmeye yeterli insan deðildir. Yaptýklarý, yapmakta olduklarý, bir avuþ kiþiyle, yankee emperyalizmince gönderilen yankee danýþmanlarýnýn eðittiði, tüm komþu oligarþilerce desteklenen yönetici sýnýflara ait orduya karþý savaþ açmasý, bütün bunlar, baþlýbaþýna olaðanüstü olaylardýr.
Tarihin sayfalarýný karýþtýrdýðýmýzda, bu kadar az adamla bu derece önemli görevlere atýlan, bu kadar az adamla bu denli büyük güçlere karþý çarpýþan bir baþka lider bulamayýz. Kendine böylesine güvenin, halka böylesine güvenin, insanýn mücadele yeteneðine böylesine güvenin bir eþi tarih sayfalarýnda aranabilir -ama, asla bulunamaz.
Ve o öldü.
Düþman böylelikle onun düþüncelerinin, gerilla kavramýnýn, silahlý devrimci savaþ görüþünün yenildiðine inanýyor. Þanslarý rast gitti de fiziksel varlýðýna son verebildiler yalnýzca. Yalnýzca, düþmanýn savaþta her zaman kazanabileceði geçici bir avantaj elde edebildiler. Onun özelliklerinin, son sýnýrýna varan mücadeleciliðinin, tehlikeyi hiçe sayýþýnýn, bu beklenmedik anda, bu savaþta da diðer birçok savaþtaki gibi þansýn düþmanýn yüzüne gülüþünde, kaderin böyle birdenbire düþmandan yana tavýr alýþýnda, ne derecede yardýmcý olduðunu bilmiyoruz.
Bizim baðýmsýzlýk savaþýmýzda da böyle oldu. Dos Rios'daki savaþta baðýmsýzlýk savaþýmýzýn havarisini öldürdüler, Punta Brava'daki çarpýþmada yüzlerce savaþýn eski tüfek askeri Antonio Maceo'yu þehit ettiler. Baðýmsýzlýk mücadelemizde sayýsýz önder, sayýsýz yurtsever savaþýrken öldürüldü. Yine de, Küba davasý yenilgiye uðramadý.
Che'nin ölümü -birkaç gün önce de söylediðimiz gibi- devrimci harekete indirilen çok aðýr, çok müthiþ bir darbedir. En deneyimli ve en yetenekli liderinden yoksun etti hareketi bu darbe.
Zafer hayalleri kuranlar aldanýyorlar. Bu ölümün onun düþüncelerinin sonu, taktiklerinin, gerilla kavramýnýn, teorisinin bitimi olduðunu düþünenler çok yanýlýyorlar. Çünkü bu düþen adam, bir ölümlü olarak, bir asker olarak, bir lider olarak, pekçok kez göðsünü mermilere siper eden bir savaþçý olarak, onu þans eseri öldürenlerden çok daha fazla kitleleri etkileme olanaðýna sahiptir.
Ama yine de, devrimciler bu aðýr kayýba nasýl dayansýnlar? Onun yokluðuna nasýl dayansýnlar? Che bu konuda görüþünü açýklayacak olsaydý, ne derdi acaba? O, görüþünü daha önce belirtti, Latin-Amerika Dayanýþma Konferansýna gönderdiði mesajda, "ölüm, nereden ve nasýl gelirse gelsin, silahlarýmýz elden ele geçecekse, savaþ sloganlarýmýz kulaktan kulaða yayýlacaksa ve baþkalarý savaþ ve zafer naralarýyla ve de makineli tüfek sesleriyle cenazelerimize aðýt yakacaksa, hoþ geldi, safa geldi" diye yazarken bu görüþü açýkca ortaya koydu.
Onun savaþ sloganý bir deðil, milyonlarca kulaða ulaþacak. Silahlarý almak için bir deðil, milyonlarca el uzanacak. Yeni liderler doðacak. Kulaklarý savaþ sloganýný duyan ve elleri silahlara uzanan halkýn saflarý arasýndan çýkan önderlere ihtiyaç duyacak; yine, tüm devrimlerdeki gibi, önderler ortaya çýkacak.
Che gibi olaðanüstü deneyimli ve muazzam yetenekli bir öndere hemen ulaþamayacak bu eller. Liderler uzun mücadele süreçleri içinde oluþacak. Bu önderler, savaþ sloganýný kulaðý duyan milyonlar arasýndan, elleri er geç silahlara uzanacak olan milyonlar arasýndan çýkacak.
Onun ölümünün, zorunlu olarak, devrimci mücadele pratiði alanýnda derhal yanký uyandýracaðýný, bu mücadelenin geliþiminin pratiði alanýnda derhal etkili olacaðýný düþünmüyoruz. Che, yeniden silaha sarýldýðýnda, derhal zafere ulaþmayý beklemiyordu, oligarþi ve emperyalizmin güçleri karþýsýnda hýzla zafere koþacaðýný sanmýyordu. Deneyimli bir lider olarak, beþ, on, onbeþ hatta yirmi yýllýk bir savaþa hazýrlanmýþtý. Beþ, on, onbeþ ya da yirmi yýllýk bir savaþa, gerekirse ömrü boyunca savaþmaya hazýrdý! Bu bakýþ açýsýndan, ölümü -daha doðrusu örneði- muazzam bir etki yaratacaktýr. Bu örneðin gücü yenilmez olacaktýr.


Fidel Castro
18 Ekim 1967